Yapay zeka, bir zamanlar sadece akademik çalışmaların ve teknoloji devlerinin deneysel projelerinin konusuydu. Ancak bugün, laboratuvarlardan sıyrılarak küresel pazarların ve jeopolitik mücadelenin tam ortasına yerleşti.
Yapay zeka, yalnızca teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik bir yarışın da motoru haline geldi. Şirketlerden devletlere uzanan bu alanda ticarileşme, hem inovasyonu hızlandırıyor hem de küresel güç dengelerini yeniden şekillendiriyor. Peki, yapay zeka neden ticarileşmeli ve bu süreç nasıl bir dönüşüm yaratıyor?
Küresel Güçlerin Yapay Zeka Rekabeti
Yapay zeka, ABD ve Çin gibi süper güçler arasında yoğun bir çekişme alanı oluşturuyor. ABD, özellikle büyük dil modelleri ve veri merkezli yeniliklerle bu yarışta lider konumda. OpenAI’nin ChatGPT’si milyonlarca kullanıcıya ulaşırken, Google’ın Gemini, Meta’nın Llama ve X’in Grok modelleri rekabete güç katıyor. ABD’li teknoloji devleri, sadece yazılım değil, donanım ve altyapı alanında da öncü. Nvidia, yapay zeka için kritik olan grafik işlemci birimleriyle (GPU) piyasayı domine ederken, Amazon Web Services, Microsoft Azure ve Google Cloud, bulut tabanlı yapay zeka çözümleriyle gelirlerini artırıyor. Bu ekosistem, yapay zekanın ticarileşmesini hızlandırarak ekonomik büyümeyi destekliyor ve ABD’nin teknolojik üstünlüğünü pekiştiriyor.
Trump’ın Yapay Zeka Stratejisi ve Stargate Projesi
ABD’de ikinci kez başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump, yapay zekadan maksimum ticari fayda sağlamayı hedefliyor. Trump, göreve başlar başlamaz Joe Biden’ın yapay zeka denetimlerini artıran kararnamesini iptal ederek şirketlere daha özgür bir hareket alanı sundu. Bu hamle, teknoloji girişimcileri ve yatırımcılar için bürokrasinin azalması ve fırsatların artması anlamına geliyor. Trump yönetimi, OpenAI, Oracle ve SoftBank gibi devlerle iş birliği yaparak 500 milyar dolarlık Stargate Projesi’ni hayata geçirdi.
RSS