Yüzyılımızın muharebe alanı köklü bir dönüşümden geçiyor; artık en kritik savaşlar topraklar üzerinde değil, dijitalin derinliklerinde, siber uzayda yaşanıyor. Klasik askeri güç unsurları olan tanklar, uçaklar ve gemilerin yerini yapay zekâ destekli sistemler, algoritmalar ve hassas kod satırları almış durumda. Günümüzde ülkeler, konvansiyonel askeri saldırı yöntemleri yerine, kritik altyapıları hedef alan siber operasyonlar ve veri manipülasyonlarıyla birbirlerinin stratejik sistemlerine büyük zararlar verebiliyor.
ABD'nin 2018'de Siber Güvenlik Komutanlığı'nı bağımsız bir kuvvet olarak yapılandırması bu değişimin öncüsü sayılırken; Avrupa, Çin, Rusya ve İsrail gibi büyük güçler de siber ordularını sürekli güçlendirerek dijital cephede kalıcı üstünlük kurmayı ana hedef olarak belirlemiştir.
Türkiye'nin Dijital Kalkanı ve Dördüncü Kuvvet İhtiyacı
Türkiye Cumhuriyeti de bu yeni döneme ayak uydurarak siber savunma kapasitesini derinleştiren ciddi adımlar atmıştır. 8 Ocak 2025'te Cumhurbaşkanlığı'na bağlı kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı, ulusal düzeydeki tüm siber faaliyetlerin koordinasyonunu üstlenmiştir. Ayrıca Emniyet, Jandarma ve ilgili bakanlıklar bünyesinde oluşturulan siber suçlarla mücadele daireleri, kişisel verilerden enerji şebekelerine, finansal sistemlerden iletişim ağlarına kadar tüm stratejik alanları siber tehditlere karşı koruma altına almıştır.
Ancak, artan tehditlerin yalnızca pasif savunma ile bertaraf edilemeyeceği gerçeği, aktif operasyonel güce sahip bir siber kuvvetin gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu stratejik zorunluluk ışığında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) mevcut üç bağımsız kuvvetinin yanına dördüncü bir "Siber Güvenlik Kuvvet Komutanlığı" eklenmesi fikri, artık ciddi bir kurumsal gündem maddesi olarak tartışılmaktadır.
Geleceğin Askeri: Bilgi ve Kod Ustaları
Siber savaş alanının en kritik unsuru, ileri teknoloji sistemlerinin kendisi değil, bu sistemleri yöneten nitelikli insan kaynağıdır. Bu kapsamda, üniversiteler ve özel sektör iş birliğiyle yürütülen siber güvenlik uzmanlığı ve yetenek geliştirme programları hayati önem taşımaktadır. Uzmanlar, geleceğin muhariplerinin artık top, tüfek değil, bilgi, kod ve algoritma kullanarak mücadele edeceğini vurgulamaktadır.
Türkiye; genç, dinamik nüfusu, gelişmekte olan savunma sanayisi ve dijital altyapısıyla bölgenin siber lideri olma potansiyeline sahiptir. Bu potansiyelin tam anlamıyla harekete geçirilmesi ve kurumsallaşması, bir "Siber Güvenlik Kuvvet Komutanlığı" çatısı altında bütünleştirici ve caydırıcı bir güç oluşturulmasıyla mümkün olacaktır. Çünkü çağımızda, muharebeler cephede değil, ekran başında, saniyeler içinde karara bağlanmaktadır.