İstanbul
Parçalı bulutlu
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,6123 %0,23
48,7863 %0,44
5.172,05 % 0,27
Ara

ABD'deki Jüri Kararları İnceleme Sonuçları

Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleştirilen geniş kapsamlı bir araştırma, jüri davranışlarının ve sosyal enflasyonun etkilerini derinlemesine incelemektedir.

Swiss Re’nin yeni araştırması, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki jüri üyelerinin bakış açıları üzerinde önemli bir kayma yaşandığını ortaya koydu. Bu değişimin, mahkeme kararları üzerinde ölçülebilir etkiler yarattığı belirtiliyor. Ayrıca, bu durumun reasürans ve sigorta sektöründeki sorumluluk piyasasında belirsizliği artırdığı ifade ediliyor. Swiss Re'nin raporuna göre, “Ücret artışı, tıbbi fiyat eğilimleri ve Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) gibi geleneksel ekonomik faktörler artık sorumluluk taleplerindeki artışı yeterince açıklayamıyor”.

Ekonomik Temeller ve Sosyal Enflasyon

Reasürans şirketi, ekonomik faktörler ile gerçek hasar deneyimleri arasındaki artan farkın, temelinde hukuk sisteminin kötüye kullanılması nedeniyle ortaya çıkan sosyal enflasyonun yattığını kaydetti. Swiss Re’nin açıklamasına göre, hukukun kötüye kullanım sürecinin arkasındaki olası davranışsal nedenler üzerine pek çok şey yazılsa da, bunların çoğu yalnızca anekdot niteliğinde bilgi sunmakta. Davacı avukatlarının stratejileri, jüri tutumlarındaki değişiklikler ya da sorumluluk teorilerinin genişlemesi gibi unsurlar sıkça gündeme gelse de, bu analizlerin nicel bilgilerle desteklenmesi nadiren gerçekleştiriliyor.

2025 Davranışsal Sosyal Enflasyon Çalışması

Bunu göz önünde bulundurarak Swiss Re, 2025 Davranışsal Sosyal Enflasyon Çalışması’nı hayata geçirdi. Bu araştırma, sektördeki uzun süredir tartışılan konuları sayısal verilere dökerek aydınlattı. Anket, 1.150 ABD’li yetişkin bireye çeşitli yasal simülasyonlar sunarak, günümüzde dava sonuçlarını etkileyen davranışsal güçlerin bir değerlendirmesini gerçekleştirdi. "Elde edilen veriler, jüri üyelerinin duygusal eğilimlerinin davacılar lehine net bir şekilde değiştiğini ve bu değişimin mahkeme kararlarını ölçülebilir bir şekilde etkilediğini göstermekte. Önem arz eden bir diğer husus ise bu etkinin sadece Fortune 500 şirketleri ile sınırlı kalmadığıdır." ifadeleri Swiss Re'ye ait.

Jüri Kararları ve Şirket Büyüklüğü

Araştırmaya göre, jüri kararları üzerinde en belirleyici faktörün şirketin büyüklüğü değil, yaralanma ciddiyeti olduğu vurgulandı. Bununla birlikte, daha büyük şirketlerin, bazı durumlarda biraz daha fazla sorumluluk taşıdığı ve daha yüksek tazminat ödemek zorunda kaldığı kaydediliyor. Ancak durumların çoğunda bu farklılıkların oldukça sınırlı olduğu ve istatistiksel olarak anlam ifade etmediği ifade ediliyor. “Bu bulgu, sigortacılık dünyasında uzun süredir kabul gören bir varsayımı sorgulamaktadır: KOBİ’lerin ciddi bedensel yaralanma taleplerinde daha düşük bir risk altında olduğu düşüncesi. Çalışmamız, yaralanma ciddiyeti arttıkça jüri üyelerinin KOBİ’leri taşıdığı risk açısından beklenenden daha benzer bir çerçevede değerlendirdiğini göstermektedir” şeklinde açıklama yaptı Swiss Re.

Siyasi eğilimler, yaş grubu ve gelir düzeyi gibi unsurların yanı sıra, karar verme süreçlerinde önemli farklılıklara neden olabilecek davranışsal faktörler üzerine yapılan araştırmalar, dikkat çekici bulgular sunuyor. Swiss Re'nin gerçekleştirdiği çalışmaya göre, kamuoyunun sorumluluklarını talep etme eğilimi, yüksek tazminat talepleri ile birleşerek, üçüncü taraf dava finansman sağlayıcıları aracılığıyla davacı avukatları için uygun bir zemin oluşturuyor.

Halkın Dava Eğilimleri ve Reformlar

Halkın dava eğilimlerine ilişkin farkındalığın artması, özellikle son zamanlarda öncelikli bir hal almış durumdadır. Sigorta şirketleri açısından yapılan araştırmalar, ABD'deki sorumluluk sigortası pazarındaki belirsizliklerin boyutunu ve sürekliliğini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, bazı eyaletlerde, avukatlık ücretlerinin sınırlandırılması ve dava finansmanında şeffaflığın sağlanması gibi hedefe yönelik reformların hayata geçirilmeye başlandığı görülmekte. Florida, Georgia ve Louisiana gibi eyaletlerde bu bağlamda yapılan yasama çalışmaları, haksız fiil davalarının tazminatlarını sınırlamayı amaçlıyor.

Sigorta Pazarında Değişim ve Koordinasyon İhtiyacı

Ancak sadece yerel düzeyde gerçekleştirilen bu reformlar, sorunların çözümü için yeterli olmayabilir. Sistemik maliyetlerin azaltılması ve hem tüketicilerin hem de işletmelerin sigortaya erişimlerinin uygun fiyatlı olmasının sağlanması adına daha geniş kapsamlı ve koordineli çabalara duyulmaktadır. Sigorta ve reasürans sektörü, bu değişimlerin olabilmesi için daha fazla işbirliği ve koordinasyon gerektiren süreçlerin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Monica Ningen’ın Değerlendirmeleri

Swiss Re’nin P&C Reinsurance US CEO'su Monica Ningen, günümüzde sivil adalet sisteminin üzerindeki artan baskıları vurguluyor. Dava sayısındaki artış, verilen tazminatların sıkça gerçek zararları aşmasına yol açtığını belirten Ningen, jüri kararlarının duygusal temellere dayalı olarak büyük tazminatlar vermeye başlamasının, yalnızca büyük şirketler için değil, küçük ve orta ölçekli işletmeler için de pek çok sorun doğurabileceğini ifade etti.

Artan sorumluluk maliyetlerinin etkileri sadece mahkeme salonunda kalarak sınırlı değil. Bunlar, sigorta primlerinin yükselmesine, sigorta kapsamlarının daralmasına ve günlük mal ve hizmetlerin toplam maliyetlerinin artmasına yol açan ciddi unsurlardır. Ningen, üçüncü taraf dava finansmanının artışının, davaları uzatarak ve tazminatları yükselterek ek baskılar oluşturduğuna dikkat çekiyor.

Bu maliyetlerinin büyüklüğü göz önüne alındığında, işletmelerin bu baskıları kendi değer zincirleri boyunca aktarma yoluna gideceğini ve sonuçta bunun yükünün tüketicilere yükleneceği belirtiliyor. Sigorta şirketleri, poliçelerin düzenlenmesi konusundaki disiplinlerini sürdürerek ilerlemeye çalışsalar da, gerçek anlamda bir iyileşmenin sağlanabilmesi için daha kapsamlı yasal reformlara ihtiyaç duyulduğu vurgulanmakta. Daha fazla şeffaflık, dengeli hasar sınırları ve tutarlı yargılama işlemleri, sistemin adaletinin yeniden sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *